Depresyon (çökkünlük), derin üzüntü içinde olma, bazen üzüntü ve anksiyetenin birlikte görüldüğü ruh hali ile konuşma, düşünme, hareketlerde yavaşlamanın olduğu değersiz, karamsar, güçsüz, keyifsiz, isteksiz ve küçük hissetme duygu ve düşünceleriyle kişinin işlevselliğinin ve hayat kalitesinin bozulması durumudur. Çökkünlük belirtilerini zaman zaman hayatımızda yaşarız. Ancak bu belirtileri anlamlı olarak değerlendirebilmemiz için, belirtilerin yoğunluğu ve süresi dikkat etmemiz gereken noktalardır. Bu bulgular birçok ruhsal ya da ruhsal olmayan hastalıkta da görülebilmektedir.

Bu nedenle birincil ve ikincil olmak üzere iki ayrı başlıkta ele alınması uygun olmaktadır.

1.Birincil depresyon: Bedensel ya da başka bir ruhsal hastalığa bağlı olmadan beliren depresyondur.

2. İkincil depresyon: Bedensel ya da başka bir ruhsal hastalığa veya madde/ilaç kullanımına bağlı ikincil olarak ortaya çıkan depresyondur. Bu tanımlamaya göre altta yatan hastalığın iyileşmesi veya kullanılan ilaçların ya da maddenin kesilmesi ile depresyonun geçmesi beklenir (Öztürk ve Uluşahin, 2008).

Başka bir hastalığa ve madde/ilaç kullanımına bağlı olmayan depresyon hafif, orta ve ağır derecelerde görülüp ve en az iki haftalık süreçte kişinin günlük hayatında belirgin olarak işlevselliğinde değişim olarak görülmektedir. DSM-5’e göre, en az biri çökkün duygudurum, ilgi kaybı ya da zevk almamanın da bulunduğu en az beş belirtinin veya daha fazlasının olması majör depresyonu açıklayan semptomlardır. Diğer belirtiler ise,

  • Çökkün ruh halinin kişinin günün çoğunluğunu kapsaması. Üzgün, iç acısı çekme, umutsuz, amaçsız, boşlukta yaşıyor gibi hissetme, ağlamaya yakın olma ve çevresindekilerin de bu durumu fark etmesi
  • Öz bakımında azalma, davranışlarda ve konuşmada yavaşlama
  • İlgi alanı olan aktivitelere karşı ilgisinin azalması ve artık zevk almadığını hissetmesi 
  • Kendisini durduk yere aşırı suçlu hissetmesi, çaresiz ve umutsuz olarak hayatını değerlendirmesi, geçmiş yaşamda yaşaması, pişmanlığın ve gelecek korkusunun hakim olması 
  • Kişinin özsaygısının azalıp, kendini değersiz, işe yaramaz ve küçük görmesi böylelikle cezayı hak ettiği düşüncesi ve yineleyen ölüm düşünceleri, intihar girişimi veya intihar planı
  • Kendini yorgun, halsiz, güçsüz, enerjisinin tükenmiş olduğunu hissetme, yataktan dinlenemeden kalktığını ifade etme, cinsel isteksizlik yaşama
  • İştahın azalmasıyla birlikte istemsiz kilo verme bazı kişilerde ise tam tersi aşırı yeme isteğiyle beraber kiloda artış görülmesi
  • Uyku düzeninin bozulup, uyku kalitesinin düşmesi, uykuya dalmada güçlük, uykunun bölünmesi, erken uyanma ya da tam tersi aşırı uyuma 
  • Düşünmekte ve odaklanmada zorluk çekme, kararsız kalma, unutkanlık yaşama

Nasıl Tedavi Edilir?

Ağır seyreden depresyonda ilaç tedavisi gereklidir. Ancak kişi ilaç tedavisinden sonra, psikoterapi alabilecek düzeye geldiğinde kişiyi anlamaya, yardımcı olmaya yönelik, değer veren terapötik bir yaklaşımla kişinin depresyonun nedenini anlaması ve terapisinde öğrendiği tekniklerle depresyonu yönetebilir olması, böylelikle daha kaliteli bir yaşam sürmesi psikoterapinin hedefidir. 

Kaynaklar: Öztürk M.O., Uluşahin A., 2008, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Ankara.

                   Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), 2014, Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı’ndan, çev. Köroğlu E., Hekimler Yayın Birliği, Ankara.

4 yıl önce

Bunlar da İlginizi Çekebilir